Rutinliğinden bahsetmek bile
istemediğim sıradan bir gün daha.Fazla sıradan,yine kafamızda boktan düşünceler
yine hava karanlık olsa da gün bitse tripleri yaşıyorum.Yo yo 65 yaş üstü
emekli falan değilim henüz 19 yaşındayım.Yine dersane çıkışı,boktan kalabalık
cadde.Yol kenarlarında çakma saat,tesbih ve erik tezgahları.Gürültüden nefret
ettiğim şu anlarda seçim arabaları işime gelmiyor açıkçası.Geçiçi sağırlık
yaşamak için çok doğru zaman açıkçası.
“Seçim arabalarını,seyyar satıcıları falan
siktir et de sen ne olacaksın?” diyorum kendime.Siyasetçi mi olsam düşüncesi
daha kafamdan bile geçmeden; kendi hayatına yön vermekten aciz ve bu yönü
verirken arnavut kaldırımlarda ayağı takılarak yürüyen bi adam olduğumu
hatırlıyorum.Fazla gülünç.Gülümsüyorum.Sokak serserileri bakıyor yüzüme “sen
kime gülüyosun lan?” çıkacak ağızlarından.Ha çıktık ha çıkacak.Teğet geçiyorum
dayak yemeyi tam da çam ağaçlarının yanında kalan şadırvanın yanında.
Sokaktaki insanlara bi bakıyorum kaldırıp
kafamı.Esnaf sıkılmış tam da dükkanda ağır ağır kafasını çıkarıyor tül takılmış
kapılardan.Öyle yaz geliyor yavaştan sinek dolmaya başlar dükkana.Banka
çalışanları çok resmi ve donuk gelmiştir.O sıcağa rağmen ceketlerinin önünü
daha açmadan sigara içiyorlar kapı önünde acele acele.N’oldu birader ne bu
acele? Ekonomi mi batacak siz bi sigaralık kalksanız bilgisayarların
başından.Hem ne o kravatlar boğulacaksınız.Sigaradan ölmeseniz kravat boğacak
zaten.İdam ipi hak getire! Hemen kendime pay çıkarayım o işte bana göre değil
fazla resmi benim kadar gevşek bi adama.
Çok şükür geldik çay ocağına.Cami dibindeki
banklar ve iskemlelerle dolu sakin yer.Küçük çırağa işaret parmağımla 1 çayı
işaret ediyorum.Çokta konuşasım yok açıkçası.Konuşsam zaten şiir okuyasım
gelir.Ne diyeyim ki şimdi.”İçimde firar etmek fikri aç bir kurt gibi
dolaşıyor.Beni bu bahar vururlarsa şaşma” desem “Çayını iç efendi gibi siktir
git”gibisinden bakacak belli.Hala ben ne olacağım ve ne olduğumu tartışıyorum
kendimle.Gölgedeki iskemlenin birine oturuyorum.Hepsi boş zaten ihtiyarlar cami
dibine çekmiş kirli beyaz sandalyeleri.”Ohh kemiklerim ısındı valla güneşte”
nidaları aldı ortalığı.
Çay geldi.Şekersiz.Dumanı üstünde yeni
demlenmiş.Bankın kenarında bi’ adam.Zayıf çelimsiz üstünde hep o grimsi
ceket.Eskimekten ne renk olduğunu anlatamayacağım bi pantolon.Kirli
sakallar.Zayıflıktan dışarı çıkmış çene hatları.Ve bu bakımsızlığa istinaden
geriye taranmış saçlar.Bi’ boya sandığı vardı adamın.Ama daha başında
oturduğunu görmedim adamın.Gelen kafasına göre ayakkabısını siler giderken
“Borcumuz kaç kuruş” dediğinde “Amaaan siktir et” dediğini duymuştum bi’ kaç
kez.Hayatı siktir etmişti belli 25 kuruşun peşine düşmeyecekti.
Muhabbetleri dinledim bir süre kimi para
kaybetmekten yakınıyordu,kimi babasının ölmesinden.Kimi hanımının terk edip
gittiğinden,çocuklarının bakmadığından,çalıştığı işten...Ben ders çalışmaktan
şikayetçiydim,banka çalışanları bilgisayar başında oturmaktan,ihtiyarlar
soğuktan mutsuzdu,inşaatta çimento taşıyanlar sıcaktan.Hep vardı bi
mutsuzluk,memnuniyetsizlik…Tam değil ama ne derler ona…Hepimiz..Hepimiz
kaybetmişiz lan işte diyorum.Onla yetinmiyorum tabi Mahmut abi “bi çay daha” da
diyorum üstüne! Sen ne arıyorsun ulan ne olacağını,ne olduğunu diyorum.Esnaftan
bankacıya yaşlıdan gence hepimiz fiyakalı birer kaybedeniz işte.Kimi babasını
kaybetmiş kimi karısını,kimi işini,kimi gençliğini,kimi benliğini.Hepimizden
çalınmış işte bi’ şeyler fazla zorlamaya gerek yok..Kaybetmenin yaşı mı var
hem!? İhtiyarlar güneşte bekliyor ölmeyi,ben gölgede.
Anlayınsana ulan işte! Köşe başlarını
kaybedenler tutmuş diyorum! Eğitim diye gençliğini kaybedenler dersane
köşelerini,beyaz gömlek idam ipi kravata mahkumlar banka köşelerini,emekliler
ve işsizler kahvehanelerin köşelerini!Bu bankın köşesini de ben tuttum
işte.Ayakkabı boyacısı da öteki ucunda.O kalksa kim bilir başka biri neyi
kaybetmiş olacak.Acaba ben daha neler kaybedeceğim? Bende mi yaşlanınca güneşte
oturup kemiklerim ısınsın diyeceğim.Kaybetmek altın kural mı bu hayatta.Hepimiz
mi beceriksiziz.Neyse siktir et diyorum küflü bir lirayı masanın üzerine
bırakırken.Bugün düşündün yeterince.
.En azından yerini buldun.Her
köşeyi tutmuş kaybedenlerden belki de en fiyakalısı sen oldun.
0 YORUM:
Yorum Gönder