Yönetmen:
Tom Tykwer
Senaryo:
Tom Tykwer, Patrick Süskind (roman), Andrew Birkin, Bernd Eichinger
Oyuncular:
Ben Whishaw, Alan Rickman, Rachel Hurd-Wood, Dustin Hoffman
Tür:
Dram | Fantastik
Yıl:
2006
Süre:
147 dak.
Ülke:
Almanya, Fransa, İspanya, ABD
Dil:
İngilizce
Patrick Süskind’in aynı adlı eserinden sinemaya uyarlanan film, 18. yüzyılda Fransa’nın kokuşmuş sokaklarında balıkçı tezgahının altında doğum yapıp iğrenç bıçakla göbek bağı kesilen ve annesinin bu tutumu karşısında trajikomik bir şekilde idam edilmesiyle kimsesiz kalan Grenouille’in hayat hikayesini anlatıyor. Daha doğduğu ilk andan itibaren koku alma duyusu normal insanlardan çok farklı şekilde çalışan Grenouille, açlık sefalet ve lağım kokuları eşliğinde yetimhanede büyüdükten sonra şehrin büyük tabakhanesinin başındaki adama çalışması için satılır. Daha küçüklüğünden beri diğer çocuklardan farklı olduğu anlaşılır ve sürekli yalnız yaşamayı seçer. Kokuların ona hissettirdikleri ise dünyevi hiçbir varlığın hissettiremeyeceği düzeydedir. Üstelik kokuların onun için birbirlerinden çok da farkı yoktur. Normal insanoğlunun güzel ve kötü olarak algıladığı tüm kokular onun için sadece “koku”dur ve tümünün hangi kaynaktan geldiğinin önemi yoktur. Bunun yanında tüm kokuları çok uzakta olsalar bile ayırt edebilir.
Bir gün önünden geçen kızıl saçlı kız “güzel koku”nun
ne demek olduğunu ona gösterir. Kızın kokusunu alır almaz baş döndürücü bir
sarhoşluğa bürünen Grenouille, kızı takip ederek güçlü kokunun hiç bitmemesini
ister. Kıza daha yakın olmak, kokusunu içine olabildiğince çekmek isteyerek
olabildiğince yaklaşır, bundan dolayı kız tedirgin olur ve çığlık atmaya
başlar. Kızın çığlığıyla afallayan Grenouille bir anda kızı susturmak ister ve
kızın ağzını olabildiğince sert, kendinden geçmiş şekilde kapatır. Kokusuyla sarhoş
olduğu kızın cansız bedeni kollarında kendisini serbest bıraktığında ise kokuya
sahip olacağını düşünür. Tabii beden giderek soğumaya başlayıp ölüm kokusu her
tarafı sardığında Grenouille, ona güçlü ve güzel kokunun ne demek olduğunu
gösteren bu kokunun nasıl saklanabileceği konusunu aklına getirir ve bunun
üzerinde çalışmaya başlar.
Bakire, genç, güzel kızlardan yayılan bu kokulara
sonsuza dek sahip olabilmek için uğraşmaya başlar. Bunun için parfüm sektörünün
ileri gelenlerinden Giuseppe Baldini’nin yanına çırak olarak girer.
Kitaptaki koku tasvirlerinin sinemaya nasıl
aktarılabileceği açıkçası muamma olarak görülse de okurken alınan hazzın filmi
izlerken duyulana neredeyse bire bir yakınlıkta bir başarıyla aktarılması filmi
iyi kılan özelliklerinden biri. Tabii kitaptaki bazı yerlerin değiştirilmiş
bazılarının ise filme hiç yansıtılmamış olması yazılı ürün ile görsel sanatın
arasındaki farkı ortaya kokuyor olsa gerek diyerek susabiliriz. Bunun yanında
Tom Tykwer, ana karakterin bütün psikopatlığını, hastalıklı ruhunu, olayın
geçtiği zamandaki yerlerin tüm iğrençliğini, insanların olaylara bakış
açılarını olabildiğince gerçekçi düzeyde göstermiş olması da yine filmi iyi
yere getiren diğer ayrıntısı.
Müzikleri ve görsel şöleniyle koku hissinin neredeyse
tümüyle verilebileceğini de görmüş oluyoruz filmi izlerken. Ana karakterin
anlaşılmaz karakterinde kendimizi bulmamamız ve havaya salınan kokularla sarhoş
olduğumuzu görmek de ortaya koyulan işin başarısından olsa gerek.
Fragmanı buradan izleyebilirsiniz.