Yönetmen:
Paco Plaza
Senaryo:
Paco Plaza, Luiso Berdejo, David Gallart
Oyuncular:
Leticia Dolera, Diego Martín, Javier Botet
Tür:
Korku | Gerilim
Yıl:
2012
Süre:
80 dakika
Ülke:
İspanya
Dil:
İspanyolca
[REC]
gibi güzel başlayıp her ne kadar ilk film kadar olmasa da yine de kendi içinde
değerlendirildiğinde iyi sayılabilen ikinci devam filmiyle göz dolduran bir
seri haline gelmişken, Génesis, bu güzeli serinin nasıl berbat hale
getirilebileceğini gözler önüne seren bir film.
En
başta [REC]’in bir video çekimi olmasına aykırı bir şekilde ilk yirmi
dakikasından sonra bilindik profesyonel sinema çekimine dönen bir film, bu
yapısıyla bile sevdiğimiz ve onu o şekilde kabul ettiğimiz el kamerası
çekiminden çok çok uzak ve bu, anlatılan çekime geçildiği andan itibaren
sıradan bir korku filmi izliyormuş gibi hissettiriyor.
Ayrıca
klişelerle dolu bir senaryonun kötü oyunculukla birleşmesi sonucu ortaya bu
şekilde bir filmin çıkması kaçınılmaz. İlk iki filmin aksine bu kez yoluna tek
kişi devam eden yönetmen, serinin başarı grafiğini artarak azaltmış.
Filmdeki
belki de en iyi olayın, tüm yaşananların ilk iki filmdeki vakalarla eş zamanlı
olması, bu ayrıntı dışındaki gerçekleşen olaylar tümüyle klişe yumağı.
Filmimiz
bu kez bir düğünle başlıyor. Mutlu bir çift ve aile yakınları, kilisede
gerçekleştirilen tören ve sonrasında eğlenmek için gidilen bir parti. Daha ilk
dakikalarda biraz olsun oyunculardan küçük küçük kesitler sunuluyor, fiziksel özellikleri
vs. anlatılıyor. Örneğin törene katılmış sağır bir ihtiyar ve eli ilk iki
filmde geçen köpek tarafından ısırılmış bir adam, uçkuruna düşkün bir tanıdık
ve onlarca yakın/uzak akraba.
Bu
yüzden neler olacağını daha ilk dakikada kestirebiliyorsunuz. Eğlence esnasında
kendinden geçen ve virüsün tamamıyla etkisi altına gelen eli ısırılmış adam bir
anda ortalığın tozunu attırıyor ve hızlıca yayılan virüs neredeyse tüm
insanların dönüşmesine neden oluyor. Gelin ile damat farklı yerlerde, bir grup
insan da kilisede toplanmış vaziyette. Gelin hanımımız megafon benzeri bir
düzenekle damat beye hamile olduğunu açıklıyor bu esnada. İkinci filmde yer
alan bilimden dönüp olayı dine bağlanan konu bu filmde aşırı bir şekilde
kullanılmış ve bu da filmin iyice seviyesizleşmesine neden oluyor. Örneğin ne
olduğu belirsiz zombilerimiz kiliseye giremiyorlar, bunun yanında ilk iki
filmin aksine bu filmdeki zombiler pek de hızlı hareket edemiyorlar hatta ilk
filmdeki sanki normal insanmış davranışları yerine yan yan yürümeye, garip
sallanışlar sergilemeye bırakmış. Üstelik bu vakaların eş zamanlı olduğu
düşünüldüğünde herhangi bir mutasyonun olması da söz konusu değil.
Birkaç
grubun hallerinden ilerleyen film doğal olarak gelin ve damada daha çok yer
vermiş. İkisinin kavuşması söz konusu. Tabii burada öyle bir duygusala bağlama
olayı yaşanıyor ki, filmi bir anda korku-gerilim kategorisinden çıkıp romantiğe
dönüyor. Öyle ki gelin ile damadın mutfak zemininde bulunan ızgaradan buluşma
sahnesinde, yere düşen çakının neredeyse gazabına uğrayacakları, çakı haricinde
ortalıkta onlarca kaşık-çatal arkası, bıçak ve tornavida yerine geçecek onlarca
alet edevatın farkına varamamaları, çakının gelin tarafından ızgaranın diğer
tarafından verilip, ızgaranın vidalarının açıldığı kısacık sürede gelinin
arkasından gelen zombilerin neredeyse gelini yiyecekleri fakat gelin ile
damadın kavuşunca bu süreden daha fazla dakikayı sarılarak öpüşerek geçirdiği
düşünülürse, saçmalıkların, korku-gerilim filmini absürt komediye de
dönüştürebileceğini, hatta bazı sahnelerde, örneğin damadın kiliseden bulduğu
aziz bilmem kimin zırhını kuşanıp kendisi ortaya attığı sahnede kahkaha bile
atılabileceğini görebiliyoruz.
Ortalık
kan gölüne dönerken odaya tıkılıp sevişmekle meşgul olan çiftin ne kadar
gereksiz olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Bunun
yanında olayın dinsel yönüyle fazla ilgilenen filmin sonlarına yaklaşırken vaaz
veren pederin durumu kontrol altına alması da tümüyle fasa fiso. İncil’den
okunan paragraflar zombiler üzerinde hareketsizliğe neden olduğunu söylemek
ciddi anlamda acı. Tabii üzerine ilk dakikalarda fazla düşülen sağır yaşlı
amcanın buradaki rolü ölesiye büyük. Tam her şey bitti derken gelin hanımın bu
yaşlı amca tarafından ısırılması, sonrasında karantina altına alınmış yerden
çıkarken damadın gelini öperek virüsü kapmaya çalışması, nikah töreninde
verilen sözün tutulmuş olması, gelini öperken damadın dilinin kopması ve yerde
cansız bedenlerin yatarken el ele tutuşma çabası vs. tümü filmi vasatın altına
indirgemeye yetiyor.
Filmin
afişine bakıp da aldanılmaması gerekiyor, yoksa elinde elektrikli testere tutan
derin yırtmaç gelinlik içindeki hatun sahnesi iki bilemediniz üç dakika sürüyor
ve o sahneler bile tümüyle klişe.
Film
hakkında kafa yormaya da gerek yok, neticede ilk iki filmi izleyenler bu filmi
de izlemek isteyecektir. Temennimiz dördüncü filmde saçmalamamaları.
Fragmanı
da buradan izleyebilirsiniz. (fragmana da aldanmayın)