hediye çekilişi: 1 kitap 2 dvd





Kitap ve DVD çekilişimiz için katılımda bulunanlara sonsuz teşekkürler. Random.org aracılığı ile karıştırıp arasından çektiğimiz o şanslı isim “amanyarabbi”. Kutluyor ve en kısa sürede iletişim bilgilerini bize göndermeni bekliyoruz. Şimdiden keyifli okumalar ve iyi seyirler.





-------------------------------------------------------------------------------


Uzun süredir ortalıklarda görünmediğimizden dolayı güzel bir dönüş yapak istedik. bu kez hediyeyi biraz büyütelim dedik.
Hediye edeceğimiz kitap, Jack Kerouac’ın Big Sur adlı eseri. Kitap hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Hediye edeceğimiz DVD’ler Xavier Dolan’ın Les Amours Imaginaires ve J’ai tué ma mère adlı filmleri. Linklere tıklayarak filmler hakkında yazdıklarımıza ulaşabilirsiniz.


Çekiliş hakkında/kurallar

-Çekilişe katılmak isteyenlerin bu paylaşımın altına yorum bırakmaları yeterlidir. 

-“Anonim/Adsız” olarak yapılan yorumlar geçerli değildir.

-Çekiliş Türkiye sınırları içinde yaşayan kullanıcılarımız içindir. (kargo için)

-Son katılım tarihi 21 Haziran 2013 cuma, saat 23:59 dur. Çekiliş Haziran’da gerçekleştirilip aynı gün duyurulacaktır.

-Çekiliş tamamlanıp sonuç açıklandıktan sonra en kısa sürede hediye kitap Türkiye sınırları içindeki kazanan kullanıcımıza kargo ile gönderilecek ve kargo ücreti tarafımızca karşılanacaktır.

-Kitap ve DVD’ler orijinaldir.

-Çekiliş random.org aracılığıyla gerçekleştirilecektir.

-Çekilişin gerçekleştirildiği bu linki facebook-twitter-blog-sözlük-vb. ortamlarda paylaşıp, bu paylaşımının linkini yoruma ekleyenler her farklı platformun linki için ekstra çekiliş hakkı sağlayacaktır. (şart değil)


Katılımda bulunanlara şimdiden teşekkürler ve bol şanslar.

paylaş:

Hayallerime Benden Yalan Söyleyin

Duracağı yeri bilmeli insan. Kimi zaman dört duvar arasında kimi zamansa kalabalıklar arasında kalsa da insan kendisini bulduğu zaman nerede duracağını iyi bilmeli. Hayaller peşinde koşmamalı mesela illa koşacaksa yaşamın peşinde olmalı. Ne kadar saçma..

Bazen düşünüyorum da ya hayallerim olmasaydı? Ya bu safsatalara gerçekten inansaydım?.. Düşüncesi bile ürkütücü. Ben varsam hayallerim için varım bugünüm yarını düşlediğim için var. Gerçeklere tutunarak yaşamak diyorlar ya hangi gerçeğe? Oysa ki insanların inandığı gerçeklerin en büyük yalanlar olduğuna her gün şahit olmuyor muyuz?  Herkesin inandığı bir yalana inanacağıma kendi hayallerime inanarak yaşamak en azından kendi yalanlarıma inanmak yağmur damlası gibi düşen hayatıma bir nebze de olsa iyi geliyor. Yalan dünyaysa da benim yalan dünyam. Ben bir yağmur damlasıyım, dünyaya çarpınca parçalanacak olan. En azından düşene kadar hayal kuracağım.

Benden yalan söyleyin çocukluğumun hayallerine.. Bırakın onlar saf kalsın. Yalanlar söyleyin annem gibi. Bırakın yaşadığı dünyayı sevsin. Çocukluğum da olmasa ne yaparım ben? Bir kuş gibi diyar diyar gezdiğim hayallerimle baş başa bırakın beni. Yeniden uçmak istiyorum. Ayaklarım yere basmasın artık.  Kendi ayaklarımızın üstünde durmamız demek ıstırap demekmiş bunu şimdi anlıyorum. Bırakın ayaklarımı bağlamayın artık bu sevimsiz dünyanıza. Bırakın çocukluğumuzla beraber uçup gidelim bu topraklardan. Bilmediğimiz denizlere açılalım içimize yosun kokusu çekelim kıyılardan uzak duralım. Bize göz kırpan yıldızlara yol alalım. Lütfen artık bırakın bizi. Kirli oyunlarınıza çocukluğumuzu alet etmeyin. Onlar daha çok küçük ve saf. Öldürmeyin bizi. Bırakın hayallerimiz nefes alsın. Bağıra çağıra ağladığımız günleri çok görmeyin bize. Ağlamak ayıp artık uzak bize. Ama ya çocukken de ağlayamasaydık? Hiç gözyaşının tadını bilmeyen çocuk olur mu? Almayın çocukluğumuzu bizden. Mahallede kavga ettiğimiz günleri özlüyoruz biz. Bırakın kavga etsek de ertesi gün sarılmasını biliriz biz. Bizim nefretimiz olmaz yeri gelir bilyelerimizi takas ederiz yeri gelir bisikletimizde bir tur attırırız ama düşman kalamayız biz. Mahallemiz de nefrete yer yoktu çocukken. Bu sevgisiz dünyaya düşmeye başlayınca öğrendik bu kelimenin anlamını.

Bizim çocukluğumuzda hayaller ele yüze bulaşan kırmızı kalemlerle büyük büyük yazılırdı. Sıra arkadaşı kelek yapmazdı asla en büyük sırlarını derste ufak bir kağıt parçasına yazarak paylaşırdık ama bilirdik o kağıt senetti. Güvenden sual edilmezdi.  Kim bilir kaç ufak parmak dünyalara sığmayacak sevgisini yerleştirmiştir o ufacık defter yaprağı parçasına. Bırakın sevgilerimizi çizgili defter saflığında aşılayabilelim birbirimize. Hayatın kahpe yalanlarını sokmayın hayatımıza. Bırakın kendi yalan sevgimizle yaşayalım. Soğutmayın bizi aşktan inancımızı kaybettirmeyin. Birbirimizi seveceğimize de inanamazsak neye inanacağız. Bizim zamanımızda arkadaşlar mesajla değil, apartman camına taş atarak sokak ortasında isim haykırarak çağrılırdı.Bütün mahalle bilirdi ki bu ikisi kan kardeşi.. Dünya yıkılsa da o çocuk aşağı inecek.

Hepimiz hayaller kurardık el kadar boyumuzla, şimdi neden kuramıyoruz? Biz mi büyüdük de değiştik, dünya mı fazla yaşlandı hayallere yer vermiyor artık? Belki de dünyanın kafası kaldırmıyor artık bu kadar hayalin gürültüsünü. Madem öyle anlaşalım, biz hayal kurmayalım yeter ki çocuklarımız kurabilsin. Çocukların da hayal kuramadığı bir dünya nasıl yaşanır bir yer olabilir ki. İnsanı hayvandan ayıran en büyük özellik hayalleri olmasıdır bence. Hayalleri olmayan bir insanı içgüdüsel yaşayan bir hayvandan ayırmak güçtür. Tek farkı ihtiyacı olandan fazla avlanması olabilir. Çünkü insanlar aç gözlüdür. Fırsat verirseniz hayallerinizi bile çalarlar.

Sevgilerimiz var bir de saf çocukluğumuzun ilk aşkları. Savaşın ortasında büyümediyse illa bir çocukluk aşkı olmalı insanın. Savaş çocuklarının sevmeye hakkı yok mu? Elbette var..Yeterince yaşarsan.. Savaşta büyümek kötü bir yazgı.. Her şeyin telafisi vardır hala hayattaysan. Yaşadıkça telafi edilendir hayat. Yeter ki hayal kurabilecek kadar heves kalmış olsun insanın içinde. Çocukken aşka inandırdılar bizi biraz büyüyünce yalan olduğuna.. Aldatılmışlığa güvensizliğe vurdular hayallerimizi. Aşka her gün prangalar taktılar. Bakmayın bu dallamaların sözlerine hayat varsa aşkta vardır. İnsan yaşıyorsa aşıkta olabilir, sadece yeterli vakti olması lazım. Çocukken sevgisini itiraf etmek için ders bitişini bekleyemeyen bedenlerimiz aradan yıllar geçtikten sonra sevmek için, yaşamak için yeterli zamanı olduğuna inandırılmış. Yok öyle bir şey kandırmayalım birbirimizi. Sevmek için sadece bugünümüz var.

Hayallerime benden yalan söyleyin.. Bırakın onlar saf kalsınlar.. Çocukluğumda ki gibi masallar anlatın. Gerçekle kirletmeyin rüyalarımı bırakın onlar mutlu olsunlar..




paylaş:

documentarist istanbul belgesel günleri 2013


DOCUMENTARIST 2013 PROGRAMI AÇIKLANDI
İstanbul Haziran'da Belgesel Soluyacak

Seyircisini dünyanın farklı renkleri ve gerçekleriyle buluşmaya davet eden 90’ı aşkın belgesel, 1-6 Haziran 2013 tarihlerinde DOCUMENTARIST’te... Alan Berliner Retrospektifi, Mercek Altında Brezilya Sineması, Müzik Belgeselleri, Kadının Adı Yok, Türkiye Panorama programın öne çıkan bölümleri arasında. Festivalin posterinde ve tanıtım filminde Serra Yılmaz ve Ahu Türkpençe gibi isimler rol aldı.

DOCUMENTARIST İstanbul Belgesel Günleri, 1 - 6 Haziran tarihleri arasında altı mekâna yayılan dopdolu bir programla 6'ncı kez seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor.

Çağımızın en ünlü belgeselcilerinden Alan Berliner başta olmak üzere dünya belgesel sinemasının önemli ustalarının katılacağı festivalde, dünyanın farklı renklerini ve gerçeklerini harmanlayan 90’dan fazla film sunulacak. Yaşlılık Çağı, Kadının Adı Yok, Tükettiğimiz Dünya, Müzik Belgeselleri, Mercek Altında Brezilya Belgesel Sineması, Arap Dünyası: Değişim Rüzgarları, Taskovski Film Seçkisi ve Anılarına gibi özel bölümlerin yer aldığı bu seneki programda Uluslararası Panorama başlığı altında da son yılların ödüllü belgesellerinden geniş bir seçki sunulacak. Festivalin Türkiye Panorama bölümünde ise, Türkiye’den çoğunluğu genç yönetmenlerin filmlerinden oluşan 26 film yer alıyor.

Festivalin Onur Konuğu: Alan Berliner
Bugüne kadar Nick Fraser, Eyal Sivan, Asen Balikci, Helena Třeštíková, Heddy Honigmann gibi ustaları Türkiye’deki belgeselseverlerle tanıştıran DOCUMENTARIST’in bu yılki onur konuğu çağımızın en önemli belgeselcilerinden olan Alan Berliner.  

                  
DOCUMENTARIST, Berliner’in ödüllü son yapıtı “Büyük Kuzen” (First Cousin Once Removed, 2012) başta olmak üzere, “Gözleri Tamamen Açık” (Wide Awake, 2006), “En Tatlı Ses (The Sweetest Sound, 2001), “Kimseyi İlgilendirmez” (Nobodys's Business, 1996), “Ailedeki yabancı” (Intimate Stranger, 1991), “Aile Albümü” (The Family Album, 1986) dâhil olmak üzere tüm filmlerini içeren bir retrospektifin yanı sıra, 2 Haziran’da yönetmenin sinema dersine de ev sahipliği yapacak.

Konuk Ülke: Brezilya

DOCUMENTARIST 2013 programında, belgesel sinemanın en verimli toprakları arasında yer alan Brezilya'dan son 15 yılın gözde belgesellerini içeren esalı bir seçkiye yer veriliyor; ayrıca Brezilyalı sürpriz konukları da ağırlıyor. Bu ülkenin belgesel sinemasını Türkiye’de ilk kez bu kadar kapsamlı bir biçimde inceleme olanağı sunan seçkide gösterilen yapımlar arasında “174 Nolu Otobüs” (Bus 174, José Padilha, 2002), “Estamira” (Marcos Prado, 2004), “Elena” (Petra Costa, 2012) , “Uçan Rocha” (Eryk Rocha, 2002), “Tudo E Brazil” (Rogerio Sganzeria, 1997) ve “Raul” (Walter Carvalho, 2011) gibi bol ödüllü belgesellerin yanı sıra, Glauber Rocha’nın bir yapıtını da içeren kısa filmler seçkisi yer alıyor.

Irena Taskovski de DOCUMENTARIST'in Konuğu!

Belgesel alanında Avrupa’nın en büyük belgesel dağıtım ve yapım firmalarından olan Londra merkezli Taskovski Films’in kurucusu Irena Taskovski de DOCUMENTARIST 2013 kapsamında uluslararası alternatif dağıtımcılık konusunda bir konferans vermek üzere İstanbul’a geliyor. Daha önce Prag Film Akademisi FAMU, NTFS Londra, EICTV Küba gibi
yerlerde dersler veren, halen Prag Belgesel Film Enstitüsü’nde akademisyenlik yapan Taskovski, Türkiye’de belgesel yayınlayan TV kurum ve dağıtımcılarla da görüşmelerde bulunacak.

Dünyanın Gerçeği DOCUMENTARIST'te

Nepal’den Kolombiya’ya, Hindistan’dan Filistin’e, Polonya’dan Şili’ye, ADB’den Lübnan’a dünyanın farklı gerçekleri ve renklerini bir araya getiren DOCUMENTARIST 2013 programının Uluslararası Panorama bölümü de, son bir yılda Cannes, Venedik, San Sebastian, Toronto, Berlin gibi A sınıfı festivallerde öne çıkmış birbirinden önemli belgeselleri bir araya getiriyor. Bu bölümde geçen Kasım’da IDFA’nın açılışını yapan “Yanlış Zamanda, Yanlış Yerde” (Wrong Time, Wrong Place, John Appel, 2012) ve Berlinale 2013’te gösterilen “Kuzzul Kurt” (To the Wolf, Christina Koutsospyrou-Aran Hughes, 2012) öne çıkarken, Girit’te 60’larda ünlenmiş bir köyün anlatıldığı Hippie-Hippie Matala! Matala!” (Giorgos Varelas, 2013) ve sayıları giderek azalan azınlıkların sesine kulak veren “Elveda İstanbul” (Adieu İstanbul, Dieter Sauter, 2013) yer alıyor.

Yaşlılık Çağı bölümünde ilk göze çarpan filmler arasında;  ilerlemiş yaşlarına karşın birbirlerine ve sanata tutunan bir çifti anlatan “Sensiz Olmaz” (Not Without You, Petra Lataster Czisch-Peter Lataster, 2010), yalnız yaşayan 90 yaşındaki Clotilda Grosu'nun öyküsünü anlatan ve haiku biçimindeki üslubuyla dikkat çeken “Japon Ayva Ağacı” (The Japanese Quince Tree, Mara Trifu, 2012) ve bizi Gürcü yaşlı bir güreşçinin gençlik aşkıyla buluşturan “Ramin” (Ramin, Audrius Stonys, 2011)   bulunuyor.

Kadının Adı Yok bölümünde; Toronto’dan Berlin’e pek çok festivalde büyük yankı uyandıran “Salma” (Kim Longinotto, 2013), ‘Barış Gelini’ olarak çıktığı yolculuğu sırasında Gebze'de tecavüze uğrayarak öldürülen İtalyan sanatçı Pippa Bacca'nın öyküsünü anlatan “Gelin” (The Bride, Joël Curtz, 2012) ve boşandığı kocası tarafından öldürülen Bahar'ın geride kalan ailesinin genç kadını ölüme götüren sürecin izini mektuplarla ve tuttuğu günlükte sürmesini anlatan “Bahar” (Carin Goeijers, 2013) yüreğe dokunan hikayeleriyle festivalin merakla beklenen filmleri arasında.

Tükettiğimiz Dünya bölümünde; yapımcılığını Fatih Akın’ın üstlendiği “Mama Coca (Suzan Şekerci, 2012) filmi Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşacak. Bölümün dikkat çeken bir diğer önemli yapımı, Berlinale programında da yer alan “Char... Tarafsız Ada” (Char...  the No Man's Land, Sourav Sarangi, 2012).
                                     
Müzikle Sinemanın Mutlu Birlikteliği: Müzik Belgeselleri
Festivalde bu sene öne çıkan bölümlerden biri de, Müzik Belgeselleri. Martin Scorsese’nin öncülüğünde restore edilip sinema tarihine kazandırılan ilk film olup bir kaç yıl önce Cannes Film Festivali'nde yeniden gösterilen Fas-Fransız yapımı “Trances” (El Hal, Ahmed El Maanouni, 1981), caz şarkıcısı olarak Hollanda’da başlayan kariyeri bir

anda dünyayı saran Karsu Dönmez’in öyküsü “Karsu” (Mercedes Stalenhoef, 2012) ile bu yıl En İyi Belgesel Oscarı'nı kazanan “Bir Şarkının Peşinde” (Searching for Sugar Man, Malik Bendjelloul, 2012) başta olmak üzere, dünyanın muhtelif köşelerinden müzisyenlerin hikâyeleri DOCUMENTARIST 2013’e müzikal bir renk katacak.

Anılarına: Chris Marker, Herz Frank ve Les Blank

Festival kapsamında ayrıca belgesel sinemanın son bir yılda kaybettiği üç büyük ismi olan Chris Marker, Herz Frank ve Les Blank anısına birer gösterim gerçekleşecek. Programda, belgesel sinemanın en önemli ustalarından Chris Marker'ın “Andrei Arsenevich’in yaşamında Bir Gün” (One Day in the Life of Andrei Arsenevich, 1999), Sovyet belgesel sinemasının öncü ismi Herz Frank'ın “Ten Minutes Older” (1978) ve belgesel sinemaya getirdiği şiirsel üslüpla unutulmazlar arasına giren Les Blank'ın “Ayrık Dişli Kadınlar” (Gap-Toothed Women, 1988) adlı filmleri yer alıyor.

26 Belgeselle “Türkiye Panoraması”

Belgeselin çağdaş ustalarını İstanbul’a taşıyarak dünyanın dört bir yanından kalburüstü filmleri seyirciyle buluşturan DOCUMENTARIST, Türkiye’deki genç kuşak belgeselciler için de platform olma işlevini sürdürüyor. Uluslararası programı davet usulüyle oluşturulan festivale, bu sene Türkiye’den başvuran 110’u aşkın filmden 26’sı seçildi. Bunların içinde genç yönetmenlerin elinden çıkma 17 film, aynı zamanda Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü’ne aday olacak. Sözkonusu yapımlardan beş tanesi, Türkiye dışında yaşayan yönetmenlere ait. Festivale İsviçre’den katılan Ufuk Emiroğlu’nun ilk filmi “Babam, Devrim ve Ben”in (Mon Pêre, la Rêvolution et moi) dünya prömiyeri ise DOCUMENTARIST’te gerçekleşecek.

Türkiyeli belgeselcilerin filmlerini seyirciyle buluşturacak olan Türkiye Panorama bölümünün öne çıkan filmleri arasında; Doğu Akıncı'nın “Mustafa'nın Yaşam Zinciri” (2012), Piran Baydemir'in “Fecîra” (2013), Onur Günay & Burcu Yıldız'ın “Garod” (2012), Hatice Kamer'in “Annemin Pususlası” (2012), Dilek Gökçin'in “Bûka Baranê” (2013) ve Ayşe Funda Aras'ın “Gurbet Pastası” (2013) filmleri yer alıyor. Bu sene festival Türkiye yapımı tüm filmleri ücretsiz gösterme kararı aldı.

Johan van der Keuken (JvdK) Yeni Yetenek Ödülü 4'üncü Kez Sahibini Buluyor

Türkiye’den bu sene rekor sayıda başvuru alan DOCUMENTARIST, yeni kuşak belgeselcilerin buluşma platformu olma misyonunu da sürdürüyor. Yerli belgesellerden oluşan geniş bir seçkinin sunulacağı festivalde, Türkiye’den genç belgeselcilere verilen Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü bir kez daha sahibini bulacak. Bu sene 17 filmin aday olduğu 2013 JvdK Yeni Yetenek Ödülü’nün jürisi yazar ve oyuncu Ercan Kesal, film eleştirmeni Alin Taşçıyan, akademisyen Defne Karaosmanoğlu, Hollanda Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi Jeroen Gankema ve geçtiğimiz yıl “Beklemek’’ adlı belgeseliyle JvdK Yeni Yetenek Ödülü’nü kazanan Bülent Öztürk’ten oluşuyor.

Festivalde Yan Etkinlik ve Atölyeler

DOCUMENTARIST, renkli film seçkisi kadar konser, panel, söyleşi ve açık hava gösterimi gibi yan etkinlikleriyle de Haziran’da İstanbullu sinemaseverlere bir belgesel karnavalı yaşatacak. Alan Berliner’in Sinema Dersi, Irena Taskovski’nin Uluslararası Alternatif Dağıtımcılık Dersi, Helena Ignez’den Breziya Sineması üzerine sunum, Özge Calafato’nun moderatörlüğünü üstlendiği ‘’Türkiye’de Belgesl Yapmak’’ konulu panel, Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nde düzenlenen Video-Eylem Atölyesinin sonuçlarının paylaşılacağı bir gösterim, “Kadınlar ve Politikalar” paneli, Docu-Next Atölyesi, Taksim Gezi Parkı açık hava gösterimi bunlardan sadece bir kaçı...

Hollanda Başkonsolosluğu, Brezilya Başkonsolosluğu, SALT, Akbank Sanat, İstanbul Fransız Enstitüsü, Yunanistan Başkonsolosluğu, Dimitrie Cantemir Romen Kültür Merkezi, Bahçeşehir Üniversitesi, Goethe Enstitüsü, Anadolu Kültür ve Armada Hotel’in desteğiyle gerçekleşen DOCUMENTARIST İstanbul Belgesel Günleri’nin gösterimleri, 1-6 Haziran 2013 tarihlerinde Akbank Sanat, Fransız Kültür Merkezi, SALT Beyoğlu, Dutch Chapel ve Aynalı Geçit Etkinlik Mekânı’nda, Kadıköy yakasında ise İstanbul Saint Joseph Lisesi Tiyatro Salonu'nda gerçekleşecek; yan etkinlikler ise Romen Kültür Merkezi, Bahçeşehir Üniversitesi, Sismanoglio Megaro ve Goethe-Institute‘de izlenebilecek.


Basın sponsorluğunu Radikal, Birgün, Açık Radyo, Altyazı, Yeni Film, Kültür Mafyası, Bant Dergi, Arka Pencere, Bianet, Zero İstanbul, Ekşi Sinema ve Avrupa Sineması’nın üstlendiği festivalin hizmet destekçileri arasında Mybilet, Muaf Beyoğlu, Galata Mutfak, Mavra, Dark'n Dark, Avam Kahvesi ve Kumbara Cafe yer alıyor.

Bütün Türkiye yapımı filmler, belgesel klasikleri ve yan etkinliklerin ücretsiz olduğu festivalde, filmlerin gösterim ücreti ise 5 TL. Biletler MyBilet’ten ve festival süresince salon girişlerinden temin edilebilir.

Bilgi için: www.documentarist.org

Ezgi Aktaş

Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü
press@documentarist.org
0505 546 95 18

paylaş:

ders çalışırken dinlenecek 99 şarkı

Ödev yapmak çoğu kez sıkıcıdır, bunu eğlenceli hale getirebilmek için çeşitli yollar bulunabilir. Bunlardan en kolay olanı fonda çalan müzik olabilir. 8tracks’tan evansmusic adlı kullanıcı bunu düşünmüş ve bu iş için en uygun 99 parçayı bir araya getirmiş.

İyi dinlemeler.

paylaş:

cannes film festival 2013 ödül sahipleri



Bu yıl 66’ncısı düzenlenen Cannes Film Festivali’nde ödül sahiplerine verildi.

En İyi Film (Altın Palmiye): La Vie D’Adèle – Chapitre 1 & 2 (Abdellatif Kechiche)
Jüri Büyük Ödülü: Inside Llewyn Davis (Coen Kardeşler)
Jüri Özel Ödülü: Like Father, Like Son (Hirokazu Koreeda)
En İyi Yönetmen: Amat Escalante (Heli)
En İyi Senaryo: Jia Zhangke (A Touch of Sin)
En İyi Kadın Oyuncu: Berenice Bejo (La Passe)
En İyi Erkek Oyuncu: Bruce Dern (Nebraska)
Altın Kamera: Ilo Ilo (Anthony Chen)
En İyi Kısa Film: Safe (Moon Byoung-gon)

Eleştirmenler Haftası
Büyük Ödül: Salvo (Fabio Grassadonia & Antonio Piazza)
Mansiyon Ödülü: Los Duenos (Augistín Toscano & Ezequiel Radusky)
En İyi Senaryo (SACD): Le Demantelement (Sebastien Pilote)
France 4 Keşif Ödülü: Salvo

Belirli Bir Bakış
Büyük Ödül: The Missing Picture (Rithy Panh)
Jüri Ödülü: Omar (Hany Abu-Assad)
En İyi Yönetmen: Alain Guiraudie (Stranger by the Lake)

Cinefoundation
Birinci: Needle (Anahita Ghazvinizadeh)
İkinci: Waiting for the Thaw (Sarah Hirtt)
Üçüncü: In Acvariu (Tudor Cristian Jurgiu) & Pandy (Matus Vizar)

paylaş: