Saçaklardan
inen kılıç görünümlü buzlar var, her ağzımı açtığımda dileme konan kar
kristalleri. Perdemi sonuna kadar açtığımda buğulanan bir cam ve flulaşan
Ankara Kalesi karşımda. Her yer beyaz, her yer kendisiyle barışık.
Yanakları
pembeleşen çocuklar sokaklarda, caddeler soğuğa teslim, gökyüzünde sonsuzluk.
Bulutlarda yaşam yok, lapalar halinde iniyorlar yeryüzüne, yumuşacık his
bırakıyorlar topuklarda, değmemeye çalışarak birbirlerine.
Yükseklerden
bıraksak kendimizi kuş tüyü gibi savrulacaklar havaya, boşu boşuna kırmızıyla
kirleteceğiz etrafı.
Durup
düşüncelere dalmak var, bir sigaraya yakmak, içimize derin derin çekmek tütünü.
Hayallere kapılmak, dünden çok yarınları göstermek parmak ucumuzla, buğulanan
pencereye isimler yazmak, sokak lambaları sönmeden uykulara dalmak.
Ajandada
“yalnız hissetmek” yok bu an, konuşmak sevdiklerinle, müzik dinlemek, film
izlemek var. Kahve krizine girene kadar içmek,
çikolata yiyip gülümsemek var. Devrik cümlelerden çok yalın cümleler
kurmak, farklı olmaktan çok sadeleşmek var.
Yukarılara
bakmak, ta yukarılara…
Koşuşturmadan
çok kalbin sesini dinlemek, adım atışlarda benliği hissetmek, büyümekten kasıt
daha da küçülmek, çocuk kalabilmek var.
Yan
cama konan kumrular ve ekmek kırıntıları…
Odaların
içi boş değil, odalar sen doldurdukça var olur, odalarda benlik var, kitaplar
var, kış kokusu var.
Dakikalar
geçtikçe kararan bir şehir, yanan lambalar, evli evine köylü köyüne ve sıçan
delikleri, “elim sende”ler, akşam yemeği sohbeti, portakal kabukları, mandalina
kokusu ve sümüklerini çeken çocuklar.
Durup
sessizleşsek, hiç de zor değil duymak.
Yeniden
başlayan kaçışlar, hızla düşen kar yumakları.
Etraf
durgun, şehir yorgun, her yer karanlık, toprak beyaz.
o kadar ballandırmasan da geliyorum ankaraya. kaçarı yok.
YanıtlaSildünya üzerindeki herkes nefret etse bile ankara'nın yeri ayrıdır bende. ankara'yı sadece hissedenler sevebilir, üzerinde boş boş deniz arayanlar, sadece önüne bakanlar yada at gözlüğü takmış olanlar değil.
YanıtlaSilankara güzeldir bu yüzden. gizemini kendi içinde saklar daima.
düş sokağı sakinleri dinlerken aklına gelir bu şehri özlediğin. bir renk vererek tanımlamaya çelışırsın hani. ben yeşil ve kırmızı diyorum.
YanıtlaSil